top of page

🐾 Evcil Hayvanınız Mal Değil, Ailenizin Bir Bireyidir: ABD’den Çığır Açan Karar

  • Yazarın fotoğrafı: Melis UYGURLU
    Melis UYGURLU
  • 25 Tem
  • 5 dakikada okunur


🐾 8 Yıldır Aynı Tabağa Burnunu Sokan Biri Varsa… O Aile Üyesidir.

2016’ten beri hayatımda olan Rasha’nın benim için ne ifade ettiğini tarif etmek kolay değil. O yalnızca bir köpek değil; hastalandığında endişelendiğim, uykusunda nefesini kontrol ettiğim, sevincimi koşulsuz paylaşan ''aile üyem''. Ama Türkiye’de, onun hukuki statüsü hala “eşya'' Dün New York’ta alınan bir mahkeme kararı, bu anlayışı yerle bir etti.


Ve artık soruyu hep birlikte sorma zamanı geldi: Hayvanlar hala mal mı? Yoksa aileden mi?

ree



24 Temmuz 2025 tarihinde New York’ta verilen bir mahkeme kararı, hayvan hakları ve hukuk sisteminin insani yönü açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Brooklyn Yüksek Mahkemesi Yargıcı Aaron Maslow, sahibiyle yürüyüş yaparken araba çarpması sonucu hayatını kaybeden bir köpekle ilgili davada, köpeğin sadece bir “mal” değil, “birinci derece aile üyesi” olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar, hayvanların hukuk önündeki konumuna dair geleneksel bakış açısını sorgulayan ve dönüştüren nitelikte.


Aynı zamanda bu karar, sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde değil, tüm dünyada evcil hayvanların hukuki statüsüne dair yeniden düşünülmesi gerektiğini gündeme taşıyor. Hayvanların "mal" statüsünden çıkarılarak, hissedebilen ve duygusal bağ kurabilen canlılar olarak tanınması yolunda atılmış önemli bir adımdır. Türkiye'de de benzer bir hukuki düzenlemenin gerekliliği, hayvan hakları savunucuları ve hukukçular tarafından uzun süredir dile getirilmektedir.


Peki Türkiye'de durum ne? Bizim hukuk sistemimizde köpekler hâlâ bir “eşya” mı?Bu yazıda hem Türk hukukundaki güncel durumu hem de olması gereken yapıyı değerlendiriyoruz.

 

Türkiye’de Sigorta Sisteminden Otel Ücretlerine Hukuki Bir Değerlendirme

 

Türk Medeni Kanunu'na göre hayvanlar, ne yazık ki hala "eşya" yani "mal" statüsündedir. Bu durum, hayvanlara yönelik istismar, terk etme veya kötü muamele gibi fiillerin yargı önünde genellikle "mala zarar verme" kapsamında değerlendirilmesine yol açmaktadır. Hayvanları Koruma Kanunu her ne kadar birtakım düzenlemeler içerse de, hayvanların can taşıyan varlıklar olarak değil, sahiplerinin mal varlığı içerisinde yer alan objeler olarak görülmesi, hukuki korumanın yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Örneğin, bir hayvanın kasten öldürülmesi ya da yaralanması, çoğu zaman kişilerin ‘’malvarlığına karşı işlenmiş bir suç’’ olarak değerlendirilmekte, bu da verilen cezaların caydırıcılığını azaltmaktadır. Hayvanların bir "can" olduğu ve onlara karşı işlenen fiillerin doğrudan ‘’canlıya karşı suç’’ olarak ele alınması gerektiği yönündeki yaklaşım, mevcut yasal çerçevede sınırlı bir yer bulmaktadır. Aile hukukunda da hayvanların yeri belirsizdir; boşanma davalarında evcil hayvanların kimde kalacağı konusu, genellikle ‘’eşyanın paylaşımı’’ prensipleri çerçevesinde ele alınır ve hayvanın duygusal bağları veya refahı ikincil planda kalabilir.


Kaldı ki, evcil hayvan sahibi olmak yalnızca duygusal bir bağ kurmak değil, aynı zamanda sorumluluk alan, planlama gerektiren ve zamanla yaşam alışkanlıklarını şekillendiren bir süreçtir. Bugün Türkiye'de milyonlarca kişi, hayvan dostlarıyla birlikte yaşıyor; seyahat ediyor, sağlık hizmeti alıyor, sigorta yaptırmaya çalışıyor ya da birlikte bir otelde kalmayı planlıyor. Ancak bu hizmetlerin hukukla kesiştiği noktada hala çok sayıda belirsizlik ve hak ihlali riski söz konusu.


O yüzden öncelikle evcil hayvan sigortaları ile konaklama hizmetlerinde uygulanan ek ücretlendirme pratikleri üzerinden Türkiye’deki mevcut durumu ve olması gerekenleri değerlendiriyoruz.


1. Hayvan mı, Mal mı? – Sigorta Sisteminde Kafa Karışıklığı


Evcil hayvanlara yönelik sağlık sigortaları son yıllarda özellikle büyükşehirlerde yaygınlaşmaya başladı. Bazı özel sigorta şirketleri; tedavi masrafları, kaza sonucu ölüm, üçüncü kişilere zarar verme gibi durumları kapsayan poliçeler sunuyor. Bu gelişme olumlu gibi görünse de, hukuki temelin zayıf olması, sistemin işleyişini tartışmalı hale getiriyor.


⚖️ Mevzuatta Ne Var, Ne Yok?


Türk Medeni Kanunu’na göre hayvanlar hâlâ “mal” statüsünde. Bu nedenle sigorta poliçeleri de hayvanları, sahibinin malvarlığı unsurlarından biri olarak ele alıyor. Hayvanın kendi hakları veya yaşam kalitesi değil; sahibinin zararı esas alınıyor.


Örneğin:


Hayvanın yaralanması durumunda, onun çektiği acı değil, sahibinin ödediği veteriner masrafı sigorta kapsamında değerlendiriliyor.

Hayvanın ölümü, manevi değil, sadece maddi kayıp olarak değerlendiriliyor.

Oysa gelişmiş hukuk sistemlerinde artık hayvanlar duygusal bağ kurabilen, hissedebilen canlılar olarak ele alınıyor ve sigorta sistemleri bu varoluşu dikkate alıyor.


2. “Pati/ Hayvan Dostu” Otellerde Ekstra Ücret Uygulaması


Birçok otel “pet-friendly” olduğunu vurgularken, konaklama sırasında hayvanlar için gecelik ciddi ek ücretler talep ediyor. Bu ücretler bazen oda fiyatının %50’sine kadar ulaşabiliyor.


❓ Bu Yasal mı?


Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun açısından değerlendirildiğinde, eğer evcil hayvan kabul edildiği otelin tanıtımında belirtilmişse, ek ücretin mutlaka açıkça ve önceden beyan edilmesi gerekir. Aksi hâlde bu durum, ayıplı hizmet olarak nitelendirilebilir.


Ayrıca:


Hayvanın temizlik, gürültü gibi bir soruna neden olmaması durumunda fahiş ücret alınması hakkaniyet ilkesine aykırıdır.

Alınan ücretin fatura edilmemesi ya da keyfi adlandırmalarla tahsil edilmesi, mali yükümlülüklerin ihlali anlamına gelir.

Otellerin bu ek ücretleri standartlaştırmadan uygulaması, tüketici aleyhine sonuçlar doğurur.


3. Asıl Mesele: Hayvanın Hukuki Konumu

 

Tüm bu başlıkların ortak noktası, Türkiye’de hâlâ çözülemeyen bir temel problemden kaynaklanıyor: Hayvanlar hukuken “canlı varlık” olarak değil, mal olarak tanımlanıyor. Bu yaklaşım sadece sigorta sistemini değil; boşanma davalarında evcil hayvanların velayetini, ölüm halinde sahiplik durumunu, hatta barınakta geçen sürecini bile doğrudan etkiliyor.


Oysa hayvanlar, bir televizyon ya da koltuk gibi taşınabilir mal değil; aidiyet hisseden, alışkanlık geliştiren, duygusal bağ kurabilen canlılardır. Hukuk da artık bu gerçekle yüzleşmek zorundadır.

 

4. Olması Gereken Nedir?

 

Türkiye'nin de hayvan hakları bakımından uluslararası normlara yaklaşabilmesi için:

🔹 Sigorta sistemleri, yalnızca mal sahibi odaklı değil, hayvanın kendi refahını da dikkate alacak şekilde düzenlenmelidir.

🔹 Otellerin ücretlendirme politikaları, şeffaf, makul ve yasal denetime açık olmalıdır.

🔹 Hayvan hakları STK’ları, veteriner birlikleri ve hukukçular bu konularda daha fazla birlikte çalışmalıdır.

 

Evcil hayvanlar, ticari fırsat değil; toplumsal sorumluluğumuzdur. Onlar bizimle aynı hayatı paylaşan, aynı evi soluyan, hastalandığında endişelendiğimiz, yanımızda uyuyan bireylerdir. Hukuk, artık bu gerçekliği kabul ederek hayvanların yalnızca sahipli “şeyler” değil, yaşayan ve hisseden varlıklar olduğunu yazmalıdır.



New York Kararının Önemi ve Türkiye İçin Çıkarımlar

 

New York'taki bu karar, köpeklerin sadece hukuki birer meta olmaktan çıkarılıp, ‘’ailenin ayrılmaz bir parçası’’ olarak tanınmasının önünü açmaktadır. Bu durumun, hayvanların refahı ve onlara yönelik işlenen suçların cezalandırılması noktasında önemli sonuçları olacaktır:


  1. Daha Ağır Cezalar: Hayvanlara karşı işlenen suçlar, "mala zarar verme"den ziyade, doğrudan "canlıya zarar verme" veya "aile üyesine karşı suç" kapsamında değerlendirilerek daha ağır cezalara tabi tutulabilir.


  2. Velayet Benzeri Düzenlemeler: Boşanma gibi durumlarda, hayvanların "kimin eşyası olduğu" tartışması yerine, "kiminle daha iyi yaşayacağı" ve "duygusal bağların kiminle daha güçlü olduğu" gibi unsurlar göz önünde bulundurularak velayet kararları verilebilir.


  3. Hukuki Süreçlerde Hayvanın Rolü: Hayvanların aile üyesi olarak tanınması, onlara yönelik haksız fiillerde veya ihmallerde, hayvanın çıkarlarını koruyacak yeni hukuki mekanizmaların oluşmasına zemin hazırlayabilir. Örneğin, hayvanın psikolojik travma yaşaması durumunda tazminat talep etme gibi yenilikçi yaklaşımlar ortaya çıkabilir.


  4. Toplumsal Farkındalık: Hukukun bu yöndeki değişimi, toplumda hayvanlara yönelik bakış açısının da dönüşmesine katkı sağlayacak, hayvanların sadece sahiplenilen birer obje değil, birlikte yaşanılan ve değer verilen canlılar olduğu bilincini güçlendirecektir.

 

Türkiye'de Olması Gerekenler

 

Türkiye'nin de hayvan hakları konusunda uluslararası standartları yakalaması ve New York'taki bu emsal karardan ilham alarak hukuki yapısını gözden geçirmesi elzemdir. Bu doğrultuda atılması gereken adımlar şunlar olabilir:


  1. Medeni Kanun'da Değişiklik:  Türk Medeni Kanunu'nda hayvanların "eşya" statüsünden çıkarılarak, "canlı varlık" olarak tanımlanması temel bir gerekliliktir. Bu tanım, onların kendi içsel değerlerini ve hissetme yeteneklerini yasal olarak kabul edecektir.


  2. Hayvanları Koruma Kanunu'nda Köklü Değişiklikler ve Güçlendirme: Mevcut Hayvanları Koruma Kanunu'nun kapsamı genişletilerek, hayvanlara karşı işlenen suçların ‘’mala zarar verme suçu olmaktan çıkarılıp’’, doğrudan ‘’canlıya karşı işlenmiş suç’’ olarak nitelendirilmesi ve caydırıcı cezaların getirilmesi şarttır.


  3. Aile Hukuku Düzenlemeleri: Boşanma ve benzeri durumlarda evcil hayvanların geleceği, sahiplik belgesine değil; hayvanların refahına, duygusal bağa ve yaşam alışkanlıklarına göre belirlenmelidir.


  4. Farkındalık Çalışmaları: Yasal düzenlemelerin yanı sıra, toplumsal farkındalığı artıracak eğitim ve kampanyaların düzenlenmesi, hayvan sevgisi ve hakları konusunda genel bilincin yükseltilmesi hayati öneme sahiptir.  


  5. Tazminat ve Sorumluluk Genişletilmesi : Hayvana yönelik kötü muamele hâlinde yalnızca cezai yaptırımlar değil, manevi tazminat gibi medeni hukuk araçları da devreye sokulmalıdır.

 

New York'ta alınan bu karar, modern hukuk sistemlerinin hayvanlara bakış açısında köklü bir değişimin sinyallerini vermektedir. Türkiye'nin de bu değişimin bir parçası olması, hayvan haklarının korunması ve hayvan refahının sağlanması adına kaçınılmaz bir adımdır. Hayvanların sadece "mal" olarak değil, ‘’ailemizin bir ferdi ve yeryüzünün diğer sakinleri’’ olarak kabul edildiği bir hukuki düzenleme, daha adil ve merhametli bir toplum inşa etme yolunda atılacak en değerli adımlardan biri olacaktır.

 

 

“Aile” Olmak Hukuki Bir Tanımdır, Keyfî Bir Yorum Değil

 

New York’ta alınan karar, dünyanın hukuk sistemlerinin hayvanlarla kurulan bağı yeniden tanımladığını gösteriyor.

Türkiye de bu dönüşümün dışında kalmamalıdır. Birlikte yaşadığımız, birlikte iyileştiğimiz ve birlikte yaşlandığımız bu canların yalnızca sahipli bir nesne gibi görülmesi, artık çağdışı bir yaklaşım.

 


 ⚖️ Hukuk mu geride kaldı, yoksa biz mi gerçekleri görmezden geliyoruz?
📌 Evinizin bir ferdi olan dostunuzun, kanunlar karşısında sadece bir “mal” sayılmasını adil buluyor musunuz?

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

BİZE ULAŞIN

Ücretsiz ön görüşme planlamak ve sorularınız için bize ulaşın.

İlgili Alan
bottom of page