Mirasçılardan Mal Kaçırma: Muris Muvazaası Nedir ve Nasıl İptal Edilir?
- Melis UYGURLU
- 6 Ağu
- 3 dakikada okunur
Bir ebeveyn, hayattayken mal varlığını çocuklarından sadece birine "satmış gibi" göstererek diğer mirasçıların payını azaltmaya çalışırsa ne olur? Bu işlem gerçek bir satış mıdır, yoksa mirasçıları dışlamayı amaçlayan gizli bir bağış mıdır? İşte hukuki olarak bu durum, muris muvazaası olarak adlandırılır. Bu kavram, miras hukukunda sıkça karşılaşılan ve mirasçılar arasında büyük anlaşmazlıklara yol açan önemli bir konudur.

Muris Muvazaası Ne Anlama Gelir?
Muris, yani vefat eden kişi, aslında malını bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye bağışlamak istediği halde, diğer mirasçıların haklarını engellemek amacıyla sahte bir satış işlemi yapar. Bu durumda, tapu kayıtlarında bir satış işlemi yapılmış gibi görünürken, gerçekte ortada bir satış sözleşmesi ve bedel ödemesi yoktur. Muris, bu hileli işlemle diğer mirasçıların saklı paylarına tecavüz etmeyi amaçlar. Bu durum, halk arasında "mirasçılardan mal kaçırma" olarak bilinir ve hukuken geçersiz bir işlemdir.
Hangi Koşullarda Muris Muvazaası İddia Edilebilir?
Bir işlemin muris muvazaası sayılabilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekir:
Görünüşteki işlem ile gerçek irade arasında fark: En temel şart, miras bırakanın gerçek niyetinin tapuda gösterilen işlemden farklı olmasıdır. Örneğin, tapuda yapılan işlem bir satış olarak görünse de, miras bırakanın asıl amacı malını karşılıksız olarak bağışlamaktır.
Mirasçıları dışlama amacı: Miras bırakan, bu işlemi diğer yasal mirasçıların miras paylarını azaltmak veya onları mirastan tamamen mahrum bırakmak amacıyla yapmalıdır.
İşlemin murisin sağlığında yapılması: Muvazaalı işlem, miras bırakan hayattayken gerçekleştirilmelidir. Ölümden sonra yapılan işlemler bu kapsamda değerlendirilmez.
Bedelsizlik veya değerinden düşük bedel: İşlem tapuda satış olarak gösterilse de, fiilen alıcı tarafından miras bırakana herhangi bir bedel ödenmez veya malın gerçek değerinin çok altında sembolik bir bedel ödenir.
Bu koşullar, muris muvazaası iddiasının temelini oluşturur.
Kimler Dava Açabilir ve Dava Açma Süresi Var mı?
Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası, miras bırakanın yasal mirasçıları tarafından, muvazaalı işlemin tarafı olan kişiye karşı açılır. Örneğin, bir baba, sahip olduğu daireyi diğer çocuklarına haber vermeden bir çocuğuna "satmış" gibi gösterirse, diğer çocuklar bu işlemin muvazaalı olduğunu düşünerek dava açabilirler.
Bu davalar için kanunda belirlenmiş bir hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi yoktur. Yani, mirasçılar murisin ölümünden sonra istedikleri zaman dava açabilirler. Ancak, uzun süre sessiz kalmak ve dava açmaktan kaçınmak, bazı durumlarda mahkeme tarafından davanın reddine neden olabilir. Bu nedenle, mirasçılar için bu tür bir durumdan şüphelendikleri anda hukuki destek alarak harekete geçmek önemlidir.
Mahkeme Neleri Dikkate Alır?
Mahkemeler, muris muvazaası davalarında yalnızca tapu kayıtlarına bakmakla kalmaz, işlemin arkasındaki gerçek niyeti ortaya çıkarmak için kapsamlı bir araştırma yapar. Bu araştırmada dikkate alınan başlıca hususlar şunlardır:
Gerçek bir ödeme yapılıp yapılmadığı: Alıcının, malın bedelini miras bırakana gerçekten ödeyip ödemediği ve bu ödemenin nasıl yapıldığı araştırılır (örneğin, banka kayıtları veya makbuzlar incelenir).
Tarafların sosyal ve ekonomik durumu: Alıcının malı satın alabilecek ekonomik güce sahip olup olmadığı veya miras bırakanın bu satışa neden ihtiyaç duyduğu değerlendirilir.
Aile içi ilişkiler: Miras bırakanın diğer mirasçılarla olan ilişkileri, bu işlemden sonra mirasçılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve aile içi dengeler incelenir.
Malın devir sonrası kullanımı: Satış yapılan malın devir sonrasında kimin tarafından kullanıldığı, kimin oturduğu veya faydalandığı araştırılır. Örneğin, satış yapıldığı iddia edilen evde yine miras bırakan oturmaya devam ediyorsa, bu durum muvazaa şüphesini güçlendirir.
Tanık beyanları ve belgeler: Olayla ilgili tanıkların ifadeleri ve yazılı deliller, mahkemenin karar vermesinde önemli rol oynar.
Sık Karşılaşılan Yanlış Anlamalar ve Gerçekler
“Tapuda satış yazıyor, bir şey yapamayız”: Bu yaygın bir yanılgıdır. Tapu kayıtlarındaki satış işlemi görünürde geçerli olsa da, arkasındaki gerçek niyetin ispatlanması halinde iptal edilebilir.
“Annem/babam hayattayken malını istediği gibi devreder”: Miras bırakanın malı üzerinde tasarruf yetkisi sınırsız değildir. Diğer mirasçıların saklı pay adı verilen ve kanunla korunan miras hakları bu tür işlemlerle ihlal edilemez.
"Para verdim" diyen kişinin ispat yükü: Muvazaalı işlemi savunan taraf, yani malı satın aldığını iddia eden mirasçı, gerçekten bir bedel ödediğini ispatlamak zorundadır.
Sonuç: Görünüşe Değil, Gerçeğe Odaklanmak
Muris muvazaası davaları, miras hukukunun en karmaşık ve hassas konularından biridir. Bu davalarda önemli olan, tapu kayıtlarındaki soyut bilgilere değil, işlemin arkasındaki somut niyete ulaşmaktır. Mirasçılar arasında adaleti sağlamak, ancak gerçek iradenin ortaya çıkarılmasıyla mümkündür.
Eğer ailenizde benzer bir durumla karşılaştıysanız, hukuki süreçleri doğru bir şekilde yönetmek ve hak kaybına uğramamak için uzman bir avukattan destek almanız hayati önem taşır. Bu sayede, adil bir miras paylaşımı için gerekli adımları atabilir, hukuki haklarınızı koruyabilirsiniz.
Yorumlar