🚀 Start-Up’larda Hissedar Sözleşmeleri: Yatırımcıyı Güvence Altına Alırken Girişimci Nasıl Konumlanmalı?
- Melis UYGURLU
- 10 Tem
- 5 dakikada okunur
Yeni bir fikirle yola çıkan girişimciler için yatırım almak, çoğu zaman hedefe giden ilk ve en kritik adımdır. Ancak bu adım, yalnızca finansman sağlamanın ötesinde, o fikrin kim tarafından, nasıl ve hangi sınırlar içinde büyütüleceğiyle ilgili sorumlulukları ve yetkileri de beraberinde getirir.
Yatırım süreçlerinde en kritik belgelerden biri olan hissedar sözleşmeleri, girişimcilerle yatırımcılar arasındaki ilişkiyi sadece bugün için değil, şirketin geleceği açısından da şekillendirir. Bu sözleşmelerin içeriği, kurucunun şirket üzerindeki kontrolünü doğrudan etkileyebilir; yanlış veya dengesiz kurgulanmış hükümler, kurucuyu zamanla pasif bir konuma itebilir, hatta şirketin gelecekteki yönünü belirleme yetkisini elinden alabilir.
Bu yazıda, start-up yatırımlarında sıkça kullanılan sözleşme hükümlerini detaylandırıyor ve özellikle girişimcilerin bu süreçte nasıl daha sağlam durabileceğine, haklarını ve vizyonlarını nasıl koruyabileceğine dair stratejik bir çerçeve sunuyoruz. Amacımız, hem yatırımcının güvenliğini sağlayan hem de girişimcinin motivasyonunu ve şirketteki aktif rolünü sürdüren dengeli bir yapıya işaret etmektir.

1. Hissedar Sözleşmesinin Anlamı ve Hukuki Dayanağı
Hissedar sözleşmesi, şirket ortakları arasında yapılan, ortaklık ilişkilerini, hak ve yükümlülükleri belirli senaryolarda düzenleyen özel bir anlaşmadır. Bu sözleşme, genellikle Türk Borçlar Kanunu kapsamında bir “atipik sözleşme” olarak hazırlanır ve doğrudan ticaret siciline tescil edilmediği için üçüncü taraflara karşı gizli ve dış dünyaya kapalıdır. Ancak sözleşmeyi imzalayan taraflar (yani hissedarlar) için tamamen bağlayıcı ve icra edilebilir bir hukuki metindir.
Bu sözleşmeler, şirketin ana sözleşmesinden (esas sözleşme) farklı olarak şirket içindeki yönetimsel işleyişten ziyade, şirket dışı hissedarlık ilişkilerini düzenler. Örneğin; hisse devri kısıtlamaları, yeni yatırımcı girişi, şirketten çıkış süreçleri, oy haklarının kullanımı veya yönetim kurulu atamaları gibi konular hissedar sözleşmesinde detaylandırılır.
Doğru ve özenle hazırlandığında, hissedar sözleşmesi şirketin büyüme yolculuğunu güvenli, öngörülebilir ve potansiyel uyuşmazlıklara karşı dirençli kılar. Ancak yeterince müzakere edilmeden, içeriği tam olarak anlaşılmadan veya tek taraflı avantaj sağlayan hükümlerle imzalanmış bir sözleşme, ileride telafisi mümkün olmayan hukuki ve ticari sonuçlara yol açabilir, hatta şirketin ve kurucunun geleceğini ciddi şekilde tehlikeye atabilir.
2. Yatırımcıyı Koruyan Maddeler ve Girişimci İçin Önemli Noktalar
Yatırımcılar, sermaye koyarken doğal olarak risklerini minimize etmeyi ve yatırımlarını korumayı amaçlar. Bu nedenle, hissedar sözleşmelerinde yatırımcı lehine bazı hükümler standart hale gelmiştir. Ancak bu hükümler, doğru müzakere edilmezse kurucu için ciddi sınırlamalara ve dezavantajlara yol açabilir. İşte başlıca örnekler ve girişimci açısından taşıdıkları potansiyel riskler:
🪢 Birlikte Satış Hakkı (Tag Along Right) Bu hüküm, bir kurucu hissedarın veya ana hissedarın paylarını satmak istemesi halinde, yatırımcının da kendi paylarını aynı şartlar ve fiyat üzerinden bu satışa dahil etme hakkını ifade eder.
📌 Risk: Girişimci, şirkete yeni bir stratejik ortak almak veya mevcut paylarının bir kısmını satarak nakit ihtiyacını karşılamak istediğinde, yatırımcı onayı olmadan bu tür önemli iş birlikleri kurmakta veya kişisel finansal planlarını yapmakta zorlanabilir. Bu durum, potansiyel alıcıların ilgisini azaltabilir ve kurucunun esnekliğini kısıtlayabilir.
🪄 Zorunlu Satış Hakkı (Drag Along Right) Yatırımcıların veya belli bir çoğunluğun (örneğin %51 veya %75) paylarını satma kararı alması durumunda, azınlık pay sahiplerini (genellikle kurucuları da kapsar) kendi paylarını aynı koşullarla bu satışa katılmaya zorlama hakkıdır.
📌 Risk: Kurucu, şirketi henüz istediği büyüklüğe ulaştırmadığını veya daha yüksek bir değerlemeyle satabileceğini düşünse bile, istemediği bir zamanda ve uygun bulmadığı bir alıcıya şirket hisselerini satmak zorunda kalabilir. Bu, kurucunun vizyonunu gerçekleştirmesini engelleyebilir ve şirketin potansiyel değerini tam olarak yansıtmamasına neden olabilir.
📊 Pay Devri Kısıtlamaları Hisse devrinin ancak diğer hissedarların (veya yatırımcının) ön onayıyla mümkün olması, hissedarlar arasında ön alım hakkının (pre-emption right) bulunması veya belli bir süre boyunca hisse satışının yasaklanması (lock-up period) gibi düzenlemelerdir.
📌 Risk: Girişimci, şirketten çıkmak, kişisel finansman sağlamak veya paylarını nakde çevirmek istediğinde, bu kısıtlamalar nedeniyle kilitlenebilir. Bu durum, kurucunun finansal esnekliğini sınırlar ve şirketin dışında yeni projelere yönelmesini zorlaştırabilir.
⛔ Veto Hakları Belirli kritik şirket kararlarının alınabilmesi için yatırımcının onayının zorunlu tutulmasıdır. Bu kararlar genellikle bütçe onayı, yeni ortak alımı, önemli borçlanmalar, yönetim kurulu üye atamaları, şirketin satışı veya likidasyonu gibi stratejik konuları kapsar.
📌 Risk: Girişimcinin karar alma özgürlüğü önemli ölçüde sınırlanır. Şirket yönetimi, yatırımcı ile fikir ayrılıkları durumunda kilitlenebilir, bu da hızlı karar alma gerektiren start-up ortamında büyüme potansiyelini olumsuz etkileyebilir. Veto haklarının kapsamı ve sayısı, girişimcinin şirketteki operasyonel kontrolünü doğrudan etkiler.
📈 Değerleme Formülleri ve Çıkış Senaryoları Hisselerin değerinin nasıl belirleneceği (özellikle çıkış durumunda) veya yatırımcının belirli bir süre sonunda kararlaştırılan getiriye ulaşamaması durumunda ek hisse tahsisi (anti-dilution) gibi maddelerdir.
📌 Risk: Şirketin değeri henüz tam olarak artmadan veya potansiyelini gerçekleştirmeden belirlenen bir değerleme formülü, kurucunun hisselerinin gerçek değerini yansıtmamasına ve kurucunun zararına sonuçlanmasına yol açabilir. Özellikle erken aşama yatırımlarda, şirket değerlemesi dinamik olduğundan bu formüllerin esnek olması önemlidir.
3. Dengeli Bir Sözleşme İçin Olmazsa Olmazlar
Bir hissedar sözleşmesi yalnızca yatırımcının beklentilerini ve risk iştahını değil, aynı zamanda girişimcinin şirketteki sürdürülebilir kontrolünü, motivasyonunu ve katkısını da dikkate almalıdır. Sağlıklı ve uzun ömürlü bir ortaklık ilişkisi kurmak için, dengeli bir hissedar sözleşmesinde şu temel ilkeler gözetilmelidir:
🎯 Çift Taraflı Koruma ve Denge: Hissedar sözleşmesindeki haklar kadar, yükümlülükler de adil bir şekilde dağıtılmalı ve dengelenmelidir. Örneğin, yatırımcının veto hakları varsa, kurucunun da belirli stratejik konularda söz sahibi olmasını sağlayan hükümler bulunmalıdır. Ortakların her ikisinin de menfaatleri korunmalı ve sürdürülebilir bir iş birliği zemini oluşturulmalıdır.
🧭 Rekabet Yasağının Kapsamı ve Süresi: Girişimcinin şirket ile doğrudan veya dolaylı olarak rekabet etmesini engelleyen hükümler makul süre ve faaliyet alanı ile sınırlandırılmalıdır. Aşırı geniş veya uzun süreli rekabet yasakları, girişimcinin gelecekteki kariyer planlarını ve yeni iş geliştirme potansiyelini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, rekabet yasağı sadece mevcut iş kolu ile sınırlanmalı ve girişimcinin şirketten ayrılması durumunda belirli bir süre ile (örneğin 2-3 yıl) kısıtlanmalıdır.
🧩 Performansa Bağlı Pay Sistemi (Vesting): Kurucu ve kilit ekip üyeleri için performansa ve belirli bir süre şirkette kalmaya bağlı olarak hisselerin hak edildiği (vesting) bir model kurulmalıdır. Bu model, kurucunun şirkete olan bağlılığını ve uzun vadeli motivasyonunu artırırken, yatırımcı için de kurucunun şirkette kalma ve değer yaratma taahhüdünü güvence altına alır. Bu sayede, kurucunun hisselerini erken aşamada kaybetme riski azalır ve başarının meyvelerini toplama potansiyeli artar.
🔁 Adil Çıkış Mekanizmaları: Zorunlu satış (drag along) durumlarında, kurucu hissedarların haklarını koruyacak mekanizmalar (örneğin, satışın belirli bir minimum değerlemenin üzerinde olması, önceden makul bir bildirim süresi tanınması ve bağımsız bir değerleme kuruluşunun devreye girmesi) açıkça belirtilmelidir. Bu, kurucunun aleyhine olabilecek ani ve düşük değerli satışların önüne geçer.
⚖️ Uyuşmazlık Çözümü Mekanizmaları: Taraflar arasında olası anlaşmazlıklar için açık, pratik ve hızlı çözüm yolları sunulmalıdır. Arabuluculuk, tahkim veya belirli bir mahkemenin yetkili kılınması gibi maddeler, uzun ve maliyetli yargı süreçlerinin önüne geçerek iş ilişkisinin sürdürülebilirliğini sağlar. Uyuşmazlıkların dostane yollarla çözülmesi teşvik edilmelidir.
Bu unsurlar, yalnızca hukuki güvenlik yaratmakla kalmaz; aynı zamanda ortaklık ilişkisinin uzun vadeli istikrarını, güveni ve işbirliğini sağlar.
4. Sonuç : Girişimcinin Pusulası, Yatırımcının Güvencesi
Yatırım sürecinde imzalanan her madde, şirketin geleceğine yazılmış bir not gibidir. Kurucu için yalnızca bugünkü rolü değil, iki yıl sonra şirkette söz sahibi olup olmayacağı, vizyonunu sürdürüp sürdüremeyeceği de bu metinle belirlenir. Bu nedenle, hissedar sözleşmesi müzakereleri, yatırımın kendisi kadar stratejik ve önemlidir.
Hissedar sözleşmeleri, yatırımcı için bir güvenlik kalkanıysa, girişimci için de uzun vadeli bir vizyon ve yol haritasıdır. Her iki taraf da şirketin büyümesine odaklanmışsa, sözleşmenin dili yalnızca hakları ve korumayı değil, aynı zamanda ortak başarıyı yapılandırma üzerine kurulmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, iyi yazılmış, dengeli ve şeffaf bir hissedar sözleşmesi yalnızca hakları dağıtmaz; aynı zamanda taraflar arasında güven inşa eder ve gelecekteki işbirliğinin sağlam temellerini atar. Bu süreçte bir hukuk profesyonelinden destek almak, girişimcinin haklarını en iyi şekilde koruması ve sürdürülebilir bir başarıya ulaşması için kritik öneme sahiptir.

Yorumlar